http://www.websimetri.com
http://www.websimetri.com

ÖZGE DEMİR SURYE'DE Kİ ALEVİLERİN DURUMUNU GÜNDEME TAŞIYOR

ÖZGE DEMİR SURYE'DE Kİ ALEVİLERİN DURUMUNU GÜNDEME TAŞIYOR

Suriye’de Alevilere Yönelik Tehditler ve Mezhepsel Çatışmanın Derinleşen İzleri

Suriye, iç savaşın başından itibaren yalnızca siyasi ve askeri bir çatışmaya değil, aynı zamanda derin mezhepsel yarılmalara da sahne oldu. Bu süreçte, özellikle Alevi toplumu, hem fiziksel hem de toplumsal tehditlerle karşı karşıya kaldı. Mezhepsel gerilimlerin tarihsel bir geçmişi olsa da, savaşın yarattığı kaotik ortam bu tehditleri daha görünür ve keskin bir hale getirdi.

Aleviler, Suriye’nin sosyal dokusunun önemli bir parçasını oluştururken, aynı zamanda Beşar Esad rejimi ile özdeşleştirilen bir topluluk olarak görülüyorlar. Bu algı, rejim karşıtı gruplar tarafından toplumsal bir damgalamaya ve doğrudan hedef alınmalarına yol açtı. Ancak Alevi toplumu, Suriye’nin tamamında olduğu gibi, homojen bir siyasi tavra sahip değil. Esad rejimini destekleyenler olduğu kadar eleştirenler de var. Buna rağmen, rejimle özdeşleştirilmeleri, onları savaş boyunca radikal örgütlerin hedefi haline getirdi.

Radikal Gruplar ve Mezhepsel Şiddet

İç savaşın en kanlı sayfaları, Alevilere yönelik sistematik tehdit ve saldırılarla dolu. Özellikle IŞİD ve El Nusra gibi radikal gruplar, Alevileri “kafir” ilan ederek, bu topluluğa yönelik katliam çağrıları yaptı. Alevi köylerine düzenlenen saldırılar ve toplu katliamlar, savaşın mezhepsel boyutunu daha da tırmandırdı. Bu durum, yalnızca fiziksel güvenlik sorunu yaratmakla kalmadı; aynı zamanda Aleviler için gelecek korkusunu derinleştirdi.

Siyasi Dışlanma ve Ayrımcılık

Suriye’nin yeniden şekillenen siyasi haritasında, Alevilerin yerinin ne olacağı belirsiz. Mezhepsel ayrımcılığın savaş sonrasında da süreceği endişesi, Alevilerin birçok bölgede toplumsal dışlanmaya uğramasına yol açtı. Rejimin kontrol ettiği bölgelerde Aleviler daha güvende hissetse de, bu güvenlik algısı birçok bölgede geçerli değil. Göç etmek zorunda kalan binlerce Alevi, bir yandan yaşadıkları yerleri kaybetmenin acısını yaşarken, diğer yandan yeni bir toplumsal düzende var olma mücadelesi veriyor.

Kimlik ve Kültürel Tehdit

Alevilerin bir diğer büyük sorunu, kimliklerini ve kültürlerini koruyabilme mücadelesi. Radikal ideolojilerin güç kazandığı coğrafyalarda Alevi inançları ve kültürü, hedef alınan değerler arasında yer aldı. Aleviler, yalnızca fiziksel tehditlere değil, aynı zamanda kültürel asimilasyon ve kimlik kaybı tehlikesine de direnmek zorunda kaldılar. Bu durum, genç nesiller arasında kimlik krizine ve inanç pratiklerinin kaybolma riskine yol açıyor.

Uluslararası Dinamikler ve Mezhepsel Çatışma

Suriye’deki mezhepsel çatışmanın, yalnızca yerel bir mesele olmadığı aşikar. Bölgede etkin olan uluslararası güçler, mezhepsel ayrışmayı derinleştiren politikalar izleyerek bu çatışmayı bir stratejik araç olarak kullandı. Alevi toplumu, bölgesel ve küresel hesapların ortasında sıkışmış durumda. Hem İran gibi Şii eksenli ülkelerin desteği hem de radikal Sünni grupların hedefi olmaları, Alevilerin pozisyonunu daha da zorlaştırıyor.

Gelecek İçin Çözüm Önerileri

Suriye’nin geleceğinde Alevilerin güvenliği ve toplumsal huzuru sağlamak için öncelikle mezhepsel ayrımcılığı ortadan kaldıracak bir barış sürecine ihtiyaç var. Ancak bu barış sürecinin samimi ve kapsayıcı olması, toplulukların birbirine olan güvenini yeniden inşa etmesi gerekiyor.

Uluslararası aktörler, yalnızca çıkar odaklı yaklaşımlar yerine mezhepsel barışı teşvik edecek politikalar geliştirmelidir. Toplumsal uzlaşıyı sağlayacak mekanizmalar kurulmadan, savaşın yarattığı yaralar kapanmayacak ve Aleviler gibi birçok azınlık topluluğu tehdit altında yaşamaya devam edecektir.

Sonuç

Suriye’de Alevilere yönelik tehditler, yalnızca bir topluluğun değil, bir ülkenin geleceğini tehdit eden daha büyük bir problemin parçasıdır. Mezhepsel çatışmaların çözülmediği bir ortamda, yalnızca Aleviler değil, tüm Suriye halkı barış ve huzur içinde bir yaşam kurma şansını kaybedecektir. Bugün Alevilere yapılan ayrımcılık ve saldırılar, yarın Suriye’nin tamamına yayılan bir istikrarsızlık döngüsüne dönüşebilir. Bu nedenle çözüm, yalnızca bir mezhebin değil, tüm Suriye’nin barışını inşa etmekten geçiyor.

 

MUHABİR 

ÖZDE DEMİR 


2024-12-21 14:39:37